Bir sabah, güneş odanın perdesinden içeri süzülürken, Pınar yatağında uyanmış ama hemen kalkmak istememişti. Yaz tatiliydi, okullar kapanmıştı ama dışarısı sessizdi, arkadaşları ya tatile gitmişti ya da başka şehirlerdeydi. Pınar günlerdir evde zaman geçirmekten sıkılmıştı. Kitaplarını okumuş, oyuncaklarıyla oynamış, hatta oyuncak bebeğine koca bir dolap bile yapmıştı ama artık hiçbir şey ilgisini çekmiyordu.
O gün de yatağından kalkıp odasındaki küçük sandalyeye oturmuş, pencereye doğru boş boş bakmaya başlamıştı. Dışarıda kuşlar cıvıldıyor, yapraklar usulca sallanıyordu ama onun içi bomboştu. O sırada annesi usulca kapıyı araladı ve içeri girdi.
“Pınar, neden bu kadar sessizsin kuzum?” diye sordu yavaşça.
Pınar, başını pencereye doğru çevirmeden, “Sıkıldım anne… Her gün aynı. Ne yapsam bilmiyorum artık,” dedi iç çekerek.
Annesi gülümsedi, onun yanına gelip diz çöktü. “O zaman bugün için harika bir planım var,” dedi gizemli bir ifadeyle. “Ne dersin, birlikte su böreği yapalım mı?”
Pınar, ilk kez duyduğu bu fikir karşısında gözlerini kırptı. “Su böreği mi? O da ne? Eğlenceli bir şey değil ki bu. Hem çok uğraşmalı duruyor,” dedi burun kıvırarak.
Annesi kahkaha attı. “Belki de düşündüğünden çok daha eğlencelidir. Denemeden bilemezsin. Hem ben yalnız yapmaktan pek hoşlanmam, yardımcım olursan çok mutlu olurum,” dedi.

Pınar önce pek istekli görünmese de, annesinin elini tutup mutfağa geçti. Mutfakta büyük bir masa hazırlanmıştı. Üzerinde un torbası, yumurtalar, kocaman bir tepsi ve merdane duruyordu.
“Önce hamuru yoğuracağız,” dedi annesi kollarını sıvarken. “Ama bu iş sabır ister. Hem ellerin kolların una bulanır, hem de koca bir gün sürer. Ama sonunda… kocaman bir lezzet seni bekler!”
Pınar başta yine biraz isteksizdi. Fakat ilk hamura dokunduğunda, ellerinin arasındaki yumuşaklık hoşuna gitti. Annesi ona yoğurmayı gösterdi, o da elinden geldiğince taklit etti. Unlar yerlere döküldü, yumurtaların biri fazla kırıldı ama annesi hiç kızmadı, aksine gülümsedi.
Birlikte hamurları açtılar, her yufka biraz daha inceldi. “Bunlar incecik olmalı ki, pişince kat kat çıtırdayabilsin,” dedi annesi. Ardından yufkalar haşlandı, soğuk sudan geçirildi. Her katın arasına beyaz peynir serpildi, üzerine tereyağı gezdirildi.
Pınar, en çok tereyağını fırça ile sürmeyi sevmişti. “Sanki resim yapıyorum,” demişti neşeyle. Annesi de gülümseyip, “Ama bu resim fırından çıkar çıkmaz yeniyor,” demişti.
Fırın çalışmaya başlayınca mutfağı mis gibi kokular sardı. Pınar mutfağın camını açtı, koku dışarı taştı. O sırada karşı apartmandaki Zümrüt Teyze’yi gördü. Her zamanki gibi balkonundaki sandalyede tek başına oturuyordu, başında örme şalı, elinde dantel işi vardı.
“Anne,” dedi Pınar, bir anda aklına gelen fikri heyecanla paylaşarak, “Bir tabak da Zümrüt Teyze’ye götürsek mi? Hem yalnız yaşıyor, belki canı istemiştir.”
Annesi gözleri dolarak başını salladı. “İşte şimdi oldu bu börek günü,” dedi yumuşak bir sesle.
Börek piştiğinde altın gibi parlıyordu. Annesi dikkatlice dilimledi. Pınar, en güzel dilimleri seçti, bir tabağa yerleştirdi. Üzerine küçük bir kâğıda kendi çizdiği bir kalp iliştirdi. Altına da şöyle yazdı: Afiyet olsun Zümrüt Teyze! Pınar’dan sevgiler.
Tabağı iki eliyle taşıyarak apartman kapısından dışarı çıktı. Hava serindi ama güneşliydi. Merdivenleri çıkarken biraz heyecanlıydı ama çok mutluydu. Zümrüt Teyze kapıyı açtığında önce şaşırdı, sonra dudakları titredi. “Sen ne tatlı bir kızsın böyle,” dedi tabağı alırken. “Bugün bu evi senin gülümsemen ısıttı.”
Pınar, teşekkür edip geri dönerken kalbi sıcacık olmuştu. O gün, canı hiç sıkılmamıştı. Üstelik mutfakta vakit geçirmek meğer ne kadar keyifliymiş. Birlikte gülmek, öğrenmek, uğraşmak ve sonunda paylaşmak…
O akşam sofrada börekler yenmişti ama en güzeli, annesiyle geçirdiği gündü. Ve o gece, mutfakta hâlâ börek kokusu kalmıştı.
Ve o küçük evin içinde, sadece bir tabak börek değil; paylaşmanın, sevgiyi birlikte yaşamanın, küçücük bir jestin koca bir kalbi nasıl ısıtabileceğinin hatırası kalmıştı.
O günden sonra Pınar için yaz tatili sadece boş vakit değil, küçük mutlulukların başladığı bir mevsim olmuştu.
Su Böreği Hikayesi de burada, yumuşacık bir huzurla son bulmuş. Su Böreği Hikayesine benzeyen Çocuk Hikayeleri okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.