Bir zamanlar, şehrin en yüksek tepesine bakan küçük bir evde, Melis adında bir kız çocuğu yaşarmış. Melis, sessizliği seven, ama kalbi soru dolu bir çocukmuş. En çok da geceleri penceresinden yıldızlara bakmayı severmiş. Çünkü gökyüzünde sessizce duran her şeyin içinde bir hikâye olduğuna inanırmış.
O akşam da yatağının kenarına oturmuş, perdeyi aralamış. Ay yukarıdan usulca bakıyormuş. Melis’in gözleri, evlerin arasından göğe doğru yükselen bayrak direğine takılmış. Kırmızı bayrak rüzgârda dalgalanırken, ay ve yıldız tam da gökyüzüyle aynı yerdeymiş gibi görünmüş. Melis birden annesine seslenmiş:
“Anne… Bayrağımız neden gece de orada duruyor?”
Annesi yavaşça yanına gelmiş, pencerenin önüne onunla birlikte oturmuş.
“Çünkü bazı geceler vardır Melis,” demiş annesi, “gökyüzü sessiz görünse de yürekler hep birden konuşur. İşte bu bayrak, o sesleri hatırlatır bize.”
Melis başını yana eğmiş. “Ne sesi?” diye fısıldamış.
Annesi derin bir nefes almış, sesi biraz duygulanmış. “Bir gece varmış, çok özel bir gece. O gece herkes uykudayken, bayrağımız tehlikedeymiş.”
Melis’in gözleri büyümüş. “Bayrak mı tehlikede olur?”
Annesi gülümsemiş, sonra başını sallamış. “Bazen bir bayrak sadece kumaş değildir. İçinde insanlar olur, kalpler olur, çocukların uykusu, annelerin duaları olur. İşte 15 Temmuz gecesi de böyle bir geceymiş.”
Melis, battaniyesini dizlerine çekmiş. O an odadaki sessizlik biraz değişmiş. Sanki dışarıdaki rüzgâr bile hafiflemiş.
“Ne olmuş o gece?” diye sormuş Melis, sesini incelterek.
Annesi pencereye bakmaya devam etmiş. “Bazı kötü niyetli insanlar, ülkemizi kendi istedikleri gibi yönetmek istemişler.

Ama bizim insanlar… Anneler, babalar, öğretmenler, komşular… hepsi el ele vermişler. Çünkü bu topraklar hep birlikte yaşadığımız bir evmiş. Ve o evi korumak, herkesin yüreğinden geçen tek şey olmuş.”
Melis, bayrağa bir kez daha bakmış. Sanki artık sadece kırmızı bir kumaş değilmiş. İçinde yüzlerce el, binlerce adım, milyonlarca kalp atıyormuş gibiymiş.
“Peki ya korkmamışlar mı anne?” diye sormuş.
Annesi başını eğmiş, “Elbette korkmuşlar,” demiş. “Ama bazen korkmak, cesur olmanın ilk adımıdır. O gece, kalbi korkuyla dolu herkes, yine de yürümüş bayrağın altına. Çünkü vatan dediğin şey, sadece bir yer değilmiş… İçinde sevgi olan, adalet olan, umut olan bir yermiş.”
Melis uzun uzun düşünmüş. Dışarıdaki gece artık daha farklı görünüyormuş.
“Yani şimdi bayrak gece de orada duruyor…
Çünkü o gece insanlar onu yalnız bırakmamış,” demiş.
Annesi başını sallamış. “Evet, şimdi bayrak her gece orada. Hem bize huzur vermek için, hem de gökte parlayan bir hatıra gibi.”
Melis yatağına dönmüş. Ama bu kez başını yastığa koyarken, aklında sadece yıldızlar yokmuş. Gecede dalgalanan bayrağın içindeki insanlar gözünün önünden geçiyormuş. Bazısı gülümseyerek, bazısı ağlayarak, ama hepsi birlikteymiş.
Ve o gece, Melis ilk defa içinden şöyle geçmiş:
“Büyüyünce ben de bayrağımı koruyanlardan olacağım. Ama şimdi… en iyisi yorganımı çekeyim ve rüyamda onlara teşekkür edeyim.”
O gece uyku tatlıymış. Çünkü Melis artık sadece yıldızlara değil, bayrağa da kalpten bakmayı öğrenmiş.
15 Temmuz Hikayesi de burada, yumuşacık bir huzurla son bulmuş .15 Temmuz Hikayesine benzeyen Çocuk Hikayeleri okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.