Tırtık, uzun bir dalın ucunda yaşıyordu. Gövdesi kıvrıktı, yeşilin sarıya çalan tonlarında minik halkalarla doluydu. Küçüktü, sessizdi, ama içi hep sorularla doluydu.
Her sabah yaprakların arasından kafasını uzatır, gökyüzünü izlerdi. Güneşin sarı ışığı gözlerini kamaştırır, rüzgârın uğultusu ona şarkı gibi gelirdi.
Tırtık’ın bir arkadaşı vardı: Lino. Lino da onun gibi bir tırtıldı, ama ondan biraz daha cesur, biraz daha hızlı, biraz daha neşeliydi. İkisi birlikte dalın ucundan yarış yapar, en taze yaprakları kim bulacak diye oyun oynarlardı.
Bir sabah Tırtık uyandığında Lino’yu göremedi. “Yine erkenden çıkmış,” dedi. Ama Lino gelmedi. Gün boyu ortalarda yoktu.
Ertesi gün yaprakların üstünde bir ses duydu: Pırpır… pırpır… Başını kaldırdı. Gökyüzünde kanatlı, renkli bir şey uçuyordu. Biraz daha yaklaştı ve o anda yüreği hızla çarpmaya başladı.
“…Lino?”
Evet, bu kanatlı canlı… onun arkadaşıydı! Lino artık bir kelebek olmuştu.
Lino aşağı indi, yaprağın üzerine kondu. “Gördün mü Tırtık? Ben artık uçuyorum!”
Tırtık başını eğdi. “Sen ne zaman… nasıl…”
“Dün gece. İçimden bir ses geldi. Bir dala tırmandım, kendimi sardım, uyudum… Bu sabah böyle uyandım!”
Tırtık, Lino’nun kanatlarına baktı. Turuncu ve mavi desenli, ışıkla parlayan incecik bir yapıya sahipti. O an içinde bir şey kırıldı.
Hem sevinmişti… hem de kıskanmıştı. “Ben neden hâlâ böyleyim?” diye düşündü. “Ben de onunla aynıydım. Aynı şeyleri yedik. Aynı oyunları oynadık. O uçuyor… ben yerde sürünüyorum.”
O gün yaprak yemedi. Oyun oynamadı. Kendini sakladı.
Ertesi sabah, dalların arasında başka pırpır sesleri duydu. Lino yalnız değildi artık.
Gigi… Polo… Sera… Hepsi tırtıldı. Hepsi onun arkadaşlarıydı. Ve şimdi hepsi kelebek olmuştu.
Hepsi uçuyordu. Hepsi yukarıdan birbirlerine sesleniyordu. Sadece Tırtık yerdeydi. Sadece o geride kalmıştı.
“Bende bir problem mi var?” diye sordu kendi kendine.
Tırtık artık gülmüyordu. Dalın ucuna gitmiyordu. Geceleri yıldızlara bile bakmıyordu.
Bir sabah içinden şöyle dedi: “Ben de deneyeceğim.”
Dala tırmandı. Vücudunu kıvırdı. Ama nasıl yapıldığını bilmiyordu. Kendisini sarmaya çalıştı ama iplikler dağınık oldu. Koza değil, sadece karmakarışık bir yığın çıktı ortaya.
Yoruldu. Terledi. Başaramadı. “Demek ki kelebek olmak bana göre değil,” dedi içinden.
O gün Lino geldi. Tırtık’ı öyle görünce yanına oturdu. “Denediğini gördüm,” dedi.
Tırtık cevap vermedi.
“Ben de denemiştim. Ama iki kez başarısız oldum. Üçüncüde oldu.”
Tırtık başını kaldırdı. “Ciddi misin?”

“Evet. İlkinde çok sabırsızdım. İkincisinde içim hazır değildi. Ama sonra bir sabah geldi ki… hiçbir şey yapmadan anladım: Sıram gelmişti.”
Tırtık gözlerini kapattı. “Ben ne zaman anlayacağım?”
Lino hafifçe gülümsedi. “Zaman sana kendini fısıldar. Ama önce kendine inanman gerekir.”
Tırtık ertesi gün sessizce bekledi. Yaprakların tadını yeniden fark etti. Bir arının kanadına konan çiğ damlasını izledi. Güneşin sıcaklığını yüzünde hissetti.
Sabahlar yavaş ama anlamlı geçmeye başladı. Her gün kanatlı dostları gelir giderdi. Ama Tırtık artık kıskanmıyordu.
Yalnızdı ama içeride bir huzur vardı.
Ve bir sabah… Hiçbir şey düşünmeden gözlerini açtı.
“Bugün,” dedi sessizce.
O sabah başka bir sabah gibiydi.
Tırtık, sessizce dala çıktı. Vücudunu kıvırdı. Bu kez zorlamadı. Sadece içinden gelen sese kulak verdi.
İplikler kendi kendine sardı onu. Yumuşak, sıcak, güvenli bir karanlığın içine girdi. Zaman durdu. Ne sabırsızlık kaldı, ne kıyas, ne korku. Sadece sessizlik ve sabır vardı.
Günler sonra… Koza kımıldadı. Tırtık gözlerini açtı. Işık içeri süzülüyordu. Koza çatladı.
Sırtında bir esinti hissetti. Kanatları vardı. Turuncu, sarı, yeşil… Minicik ama güçlü. Yavaşça çırptı. Ayakları yerden kesildi.
Ve o an anladı. “İşte bu… benim sıram.”
Gökyüzüne yükseldi. Rüzgârla dans etti. Çiçeklerin üstüne indi. Arkadaşları onu alkışladı.
Lino göz kırptı. “Hoş geldin.”
Tırtık hafifçe gülümsedi. “Bekledim. Zordu. Ama değdi.”
Ve o gün, rüzgâr dalların arasında dolaşırken şu cümleyi fısıldadı:
“Herkesin zamanı ayrı… Ama her biri tam vaktinde güzelleşir.”
Tırtıl Hikayesi burada sona ermiş. Tırtıl Hikayesi gibi Hayvan Hikayeleri için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.