Güneş, altın sarısı ışıklarını küçük bir köyün üzerine dökerken, sabahın erken saatlerinde evlerden mis gibi yemek kokuları yükselmeye başlamıştı. Bayram sabahıydı! Köyün taş sokaklarında, yeni alınmış bayramlıklarını giymiş çocukların koşuşturmaları duyuluyordu. Kapı kapı dolaşıp bayramlaşan çocuklar, şeker ve harçlık toplamanın heyecanını yaşıyordu.
Ama bu sabah Yusuf’un aklında bambaşka bir düşünce vardı. Dünden beri ahırda bağlı duran koyunu düşünüyor, neden her Kurban Bayramı’nda hayvan kesildiğini merak ediyordu. İçinde bir gariplik vardı. Babası geçen gün, bayramda koyunu keseceklerini söylemişti ama nedenini tam olarak anlatmamıştı.
Mutfağa doğru yürüdü. Annesi Hatice Hanım, koca bir tepsinin içine cevizli baklava diziyordu. İçeri girince Yusuf’a sevgiyle baktı.
“Haydi bakalım küçük bey, uykucu halinle mutfağa mı geldin?” dedi şakayla.
Yusuf gülümsemedi. İçindeki sorular onu daha da meraklandırıyordu. Annesinin yanına oturdu ve kaşlarını çatarak sordu:
“Anne, neden kurban kesiyoruz?”
Annesi, Yusuf’un gözlerindeki merakı fark etti ve gülümsedi. Elindeki işini bıraktı ve Yusuf’un karşısına oturdu.
“Bu çok eski bir hikâye oğlum. Hazreti İbrahim ve oğlu Hazreti İsmail’in hikâyesi. Eğer istersen, baban namazdan dönünce sana bu hikâyeyi anlatsın.”
Yusuf sabırsızlandı. Hikâye dinlemeyi çok severdi. Ama daha da önemlisi, Kurban Bayramı’nın sırrını öğrenmek istiyordu. Babası bayram namazına gitmişti ama Yusuf için zaman geçmek bilmiyordu. Bir süre sonra dayanamayıp pencereye gitti. Sokakta, büyükleriyle camiden dönen çocukları gördü. Bayramlıklarını giymişler, ellerinde şekerlerle mutlu mutlu gülümsüyorlardı. Babasını kapıda görünce hemen yanına koştu.
İsmail Bey, Yusuf’un heyecanını fark etti ve onu kucağına aldı.
“Baba! Annem bana çok eski bir hikâyeden bahsetti. Kurban Bayramı’nın sırrı ne? Neden hayvan kesiyoruz?”
Babası, Yusuf’un sorusuna ciddi bir şekilde baktı. Onun artık büyüdüğünü, bazı şeyleri anlayabilecek yaşa geldiğini düşündü. Elini Yusuf’un omzuna koydu ve mutfaktaki sedire birlikte oturdular.
“Yusuf, sana çok önemli bir hikâye anlatacağım. İyi dinle, çünkü bu hikâyeyi anlarsan Kurban Bayramı’nın neden bu kadar kıymetli olduğunu da anlayacaksın.”
Yusuf heyecanla başını salladı.
“Çok, çok eski zamanlarda, Hazreti İbrahim adında çok iyi bir peygamber varmış. O, Allah’a tüm kalbiyle inanır, O’nun emirlerine boyun eğermiş. Allah da onu çok severmiş. Ama bir gün, Allah onu çok büyük bir sınava tabi tutmuş.”
Yusuf, hikâyenin en başından büyülenmişti. Gözlerini babasından ayırmadan sordu:
“Nasıl bir sınav?”
İsmail Bey anlatmaya devam etti:
“Hazreti İbrahim’in bir oğlu varmış: Hazreti İsmail. Onu çok ama çok severmiş. O, uzun yıllar boyunca evlat sahibi olamamış ve oğlunun doğumu onun için çok büyük bir lütuf olmuş. Ama bir gece, Hazreti İbrahim rüyasında Allah’ın ona bir emir verdiğini görmüş. Bu emir, Hazreti İsmail’i kurban etmesi yönündeymiş.”
Yusuf şaşkınlıkla gözlerini açtı. “Ama baba! Bir baba nasıl olur da oğlunu kurban etmeye kalkar?”
Babası Yusuf’un heyecanlı haline gülümseyerek devam etti:
“Evet, bu gerçekten çok büyük bir sınavmış. Hazreti İbrahim Allah’a çok güvenirmiş. O’nun her emrinde bir hikmet olduğunu bilirmiş. Ancak bu, onun için çok zor bir durum olmuş. Günlerce düşünmüş, üzülmüş ama sonunda Allah’a olan inancını kaybetmemiş. Oğluyla konuşmaya karar vermiş.”
Yusuf, “Oğlu ne demiş?” diye sordu.
“Hazreti İsmail, babasının yanına oturmuş ve onu dikkatle dinlemiş. O da Allah’a inanıyormuş. Babasına şöyle demiş: ‘Babacığım, eğer Allah bunu istiyorsa, O’nun dediğini yapmalısın. Ben buna razıyım.’”
Yusuf hayretler içinde kalmıştı. Küçücük bir çocuk, nasıl böyle cesur ve kararlı olabilirdi? Babasının sözlerini heyecanla dinlemeye devam etti.
“Hazreti İbrahim, oğlunun bu sabrı ve Allah’a olan güveni karşısında gözyaşlarını tutamamış. Ama ne olursa olsun, Allah’ın emrini yerine getirmeye karar vermiş. Oğlunu yanına almış ve dağa doğru yola çıkmışlar.”
Yusuf, gözlerini kocaman açtı. Hikâyenin devamını merak ediyordu. Ama bir yandan da içindeki korku büyüyordu.
“Baba, sonra ne olmuş? Hazreti İsmail gerçekten kurban edilmiş mi?”
İsmail Bey gülümsedi. “İşte bu sorunun cevabını ikinci bölümde öğreneceksin.”
Yusuf, babasının ellerine sarıldı. Hikâyenin devamını öğrenmek için sabırsızlanıyordu. Ama içinde bir rahatlama da hissetmişti. Çünkü babasının gözlerindeki ifade, her şeyin güzel bir şekilde sonuçlanacağını söylüyor gibiydi…
Yusuf, babasının anlattığı hikâyeyi heyecanla dinliyordu. Hazreti İbrahim’in, oğlunu Allah’a olan bağlılığından dolayı kurban etmeye karar vermesi çok şaşırtıcıydı. Ama hikâyenin en önemli kısmını hâlâ bilmiyordu. Şimdi gözleri babasında, kalbi merakla doluydu.
Babası gülümseyerek devam etti:
“Hazreti İbrahim, Allah’ın emrini yerine getirmek için oğluyla birlikte yola çıkmış. Dağın eteklerine vardıklarında Hazreti İsmail, babasına ‘Beni güçlü bir şekilde bağla ki istemeden hareket etmeyeyim. Gözlerimi de kapat ki korktuğumu görüp üzülmeyesin,’ demiş.”
Yusuf’un içi burkuldu. Küçük bir çocuğun, babasının zor durumda kalmaması için böyle bir şey söylemesi onu çok etkilemişti. “Ne kadar cesurmuş!” dedi alçak bir sesle.
Babası başını salladı. “Evet Yusuf, çünkü o Allah’a güveniyordu. Allah’ın asla kötülük istemeyeceğini, bunda büyük bir hikmet olduğunu biliyordu.”
Hazreti İbrahim, oğlunu yere yatırmıştı. Tam Allah’ın emrini yerine getirecekken gökyüzünden güçlü bir ses duyuldu. Bir melek, Hazreti İbrahim’in yanına gelmiş ve yüksek bir sesle şöyle demişti:
“Ey İbrahim! Sen bu büyük sınavı başarıyla geçtin. Allah, senin sadakatini ve O’na olan inancını gördü. Artık Hazreti İsmail’i kurban etmene gerek yok. Onun yerine bu koçu kurban et.”
Yusuf’un gözleri büyüdü. “Yani Hazreti İsmail ölmemiş mi?”
Babası gülümsedi. “Hayır oğlum. Çünkü Allah, merhametlilerin en merhametlisidir. O, insanların birbirine zarar vermesini istemez. Bazen onları sınar, sabırlarını, sadakatlerini görmek ister. Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail, bu büyük sınavı başarıyla geçtiler. Bu yüzden Allah onlara bir koç gönderdi. Hazreti İbrahim, oğlunun yerine bu koçu kurban etti.”
Yusuf derin bir nefes aldı. İçinde büyük bir rahatlama hissetti. Ama aklında hâlâ bir soru vardı. “Peki baba, biz neden her yıl Kurban Bayramı’nda hayvan kesiyoruz?”

Babası Yusuf’un dizine hafifçe vurdu. “İşte asıl mesele burada oğlum! Biz de Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail’in teslimiyetini, Allah’a olan bağlılıklarını hatırlamak için kurban kesiyoruz. Ama kurban kesmek sadece bir hayvanı kesmek değildir. Asıl önemli olan paylaşmak, yardımlaşmak ve ihtiyaç sahiplerine destek olmaktır.”
Yusuf düşünceli bir şekilde başını salladı. “Yani biz sadece Allah’a olan bağlılığımızı göstermek için değil, aynı zamanda fakirlere yardım etmek için de kurban kesiyoruz, öyle mi?”
Babası başını sallayarak devam etti:
“Kesinlikle. Kurban eti, sadece bizim soframıza gelmez. Onun bir kısmını akrabalarımıza, komşularımıza, ihtiyacı olan insanlara dağıtırız. Kurban Bayramı, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda büyük bir paylaşma ve dayanışma günüdür.”
O sırada mutfaktan annesinin sesi duyuldu. “Hadi bakalım beyler! Bayram kahvaltısını bekletmeyelim.”
Yusuf, babasının anlattıklarıyla bambaşka bir ruh haline bürünmüştü. Bayram onun için artık sadece yeni kıyafetler giymek, tatlılar yemek ve harçlık toplamak değildi. Bayram, paylaşmak, iyilik yapmak ve Allah’a olan sevgisini göstermekti.
Babası elini Yusuf’un omzuna koydu. “Haydi, bayram sevincini paylaşmak için kapıya çıkan çocuklara biz de ikramda bulunalım.”
Yusuf, hemen koşarak mutfağa gitti. Masanın üzerinde büyük bir şeker kâsesi vardı. Şekerleri avuç avuç aldı ve kapıya koştu. Kapıda bekleyen çocuklara gülümseyerek uzattı.
“Kurban Bayramınız mübarek olsun! Hepimiz için sevgi ve paylaşma günü olsun!”
Çocuklar sevinçle şekerleri alırken, Yusuf’un içini büyük bir huzur kapladı. O an, Kurban Bayramı’nın gerçek anlamını kavramıştı. Artık her bayramda sadece şeker toplamayacak, aynı zamanda şeker dağıtmanın, paylaşmanın ve sevinçleri birlikte yaşamanın güzelliğini hissedecekti.
Ve o gün, Yusuf için bayram bambaşka bir anlam kazandı…
Kurban Bayramı Hikayesi burada sona erdi. Kurban Bayramı Hikayesi gibi Dini Hikayeleri için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.