Bir sabah, Efe gözlerini açtığında odasının camına vuran hafif bir ışık gördü. Perdeleri araladığında dışarıdaki büyüleyici manzara karşısında gözleri parladı. Her yer bembeyaz olmuş, ağaçların dalları bile karın ağırlığını taşır gibi eğilmişti. Yolun kenarında ayak izleri seçilemiyor, çatılar pamuk gibi karla kaplanmış duruyordu. Gözlerini kocaman açarak fısıldadı:
“Ne güzel yağmış…”
Hemen yatağından fırlayıp kardeşi Zeynep’in yanına koştu. Yedi yaşındaki Zeynep, henüz uyanmamıştı. Efe, yorganını hafifçe çekiştirerek heyecanla seslendi:
“Zeynep! Kalk, dışarıya bak! Kar her yeri kaplamış!”
Zeynep uykulu gözlerle önce abisine, sonra pencereye baktı. Beyaz örtüyü görünce birdenbire gözleri parladı.
“Abiii! Kar yağmış! Dışarı çıkıp oynayalım mı?” diye coşkuyla sordu.
Efe, tam ona cevap verecekti ki, gözleri pencerenin hemen dışında, bir dalın üstünde duran küçük bir serçeye takıldı. Minik kuş, kabarmış tüyleriyle bir yandan titriyor, bir yandan da kafasını sağa sola çevirerek etrafa bakıyordu. O an içini tuhaf bir hüzün kapladı. Serçenin üşüdüğü, aç olduğu her halinden belliydi.
Zeynep de onu fark etti. “Abii, bak! Serçe çok üşüyor gibi… Aç mıdır sence?”
Efe başını salladı. “Evet. Hatta sadece o değil, diğer kuşlar, kediler ve köpekler de yiyecek bulmakta zorlanıyor olmalı. Kar her yeri kapladı, yerden bir şey toplayamıyorlar…”
Zeynep üzgün bir ifadeyle pencereye yaklaştı. “Ama biz onlara nasıl yardım edeceğiz?”
Efe bir an düşündü. Sonra gözleri parladı. “Hadi anneme soralım! Mutlaka yapabileceğimiz bir şey vardır.”
İki kardeş hemen mutfağa koştular. Anneleri Meryem Hanım, kahvaltı hazırlıyordu. Çocuklarının heyecanla koşup geldiğini görünce gülümsedi.
“Neler oluyor bakalım? Sabah sabah bu telaş niye?”
Efe nefes nefese anlatmaya başladı: “Anne! Kar yüzünden dışarıdaki hayvanlar yiyecek bulamıyor. Penceremizin önünde üşüyen bir serçe gördük. Ona ve diğer hayvanlara yardım edebilir miyiz?”
Meryem Hanım, çocuklarının duyarlı oluşuna sevinmişti. Yüzünde şefkatli bir gülümseme belirdi. “Çok güzel düşünmüşsünüz. Elbette yardım edebiliriz. Ama ekmek vermek yerine onlara daha sağlıklı şeyler bırakmalıyız. Gelin bakalım, nelerimiz varmış.”
Anne ve çocuklar birlikte mutfak dolaplarını karıştırmaya başladılar. Biraz yulaf, ay çekirdeği ve buğday buldular. Efe ve Zeynep hemen küçük tabaklara koyarak hazırlık yaptılar. Meryem Hanım, “Sokaktaki kediler ve köpekler için de bir şeyler hazırlayalım. Biraz mama, yoğurt ve kemik suyuyla karıştırılmış yemek bırakabiliriz,” dedi.
Efe, “Süper fikir!” diyerek hemen küçük bir kap getirdi. İçine mama ve biraz su koydu. Zeynep ise yoğurdu bir tabağa koyarak mutlu bir şekilde başını salladı.
Sonra sıkıca giyinerek dışarı çıktılar. Soğuk hava yüzlerine vurunca bir an için irkildiler ama heyecanları daha baskındı. Bahçeye çıktıklarında, kardan dolayı ağaç dallarının hafifçe eğildiğini gördüler.
Efe, “Kuşlar için yiyecekleri şuraya bırakalım,” diyerek bahçedeki büyük bir ağacın altını işaret etti. Orası, karın fazla birikmediği ve hayvanların kolayca ulaşabileceği bir yerdi.
Zeynep, bir avuç buğdayı dikkatlice yere serpti. Efe de yulaf ve ay çekirdeğini bir kabın içine koyup kenara yerleştirdi. Birkaç dakika içinde, uzaktan onları izleyen küçük serçe ürkek adımlarla yaklaştı. Önce etrafına dikkatlice baktı, sonra minik gagasıyla yemeye başladı.
Zeynep heyecanla fısıldadı: “Abiii! Bak, geliyor!”
Efe gülümsedi. “Demek ki açtı gerçekten.”
O sırada, yolun kenarına doğru ilerlerken tanıdık bir kedi gördüler. Küçük, sarı-beyaz bir kedi, ürkek adımlarla yiyecek bırakılan yere doğru yaklaşıyordu. Kar taneleri tüylerine yapışmış, minik patileri soğuktan kızarmış gibiydi.
Zeynep sevinçle kıkırdadı. “Abii, bu bizim hep gördüğümüz kedi değil mi?”
Efe başını salladı. “Evet. Ona bir isim verelim mi?”
Zeynep coşkuyla düşündü. “Pamuk olsun! Çünkü tüyleri yumuşacık.”
Efe güldü. “Tamam, Pamuk olsun.”
Pamuk, önce kokladı, sonra yemekleri yavaşça yemeye başladı. O an, çocukların içi sıcacık oldu. Bir canlının aç karnını doyurduğunu bilmek, onları çok mutlu etmişti.
Fakat, bu sadece başlangıçtı.
Efe, kardeşine döndü. “Kış boyunca bu işi yapmaya devam etmeliyiz. Her gün yiyecek bırakmalı, hayvanları unutmamalıyız.”
Zeynep heyecanla başını salladı. “Evet, evet! Hem de herkesin bunu yapmasını sağlamalıyız!”
O gün, iki kardeş hem doğanın güzelliğini, hem de paylaşmanın verdiği huzuru hissetmişti. Ancak, sadece yiyecek vermek yeterli değildi. Dışarıda hâlâ üşüyen hayvanlar vardı ve onları soğuktan korumak için daha fazlasını yapmaları gerekiyordu.
Ve bu düşünceyle, ertesi gün için yeni bir plan yapmaya başladılar…
Efe ve Zeynep, sabah erkenden uyanıp pencereye koştular. Dışarıda kar hâlâ bembeyaz duruyordu, ama bugün rüzgâr daha sert esiyor, hava daha soğuk görünüyordu. Yolun kenarında Pamuk’un olduğu yere baktılar. Küçük sarı-beyaz kedi, dün verdikleri yiyecekleri yemiş, ama şimdi titreyerek bir evin merdiveninin altına kıvrılmıştı.
Zeynep’in içi burkuldu. “Abiii… Pamuk çok üşüyor gibi görünüyor. Ona bir şey yapmalıyız.”
Efe dikkatle baktı. Kedinin kuyruğunu sıkıca etrafına doladığını, kulaklarını vücuduna yapıştırdığını gördü. “Gerçekten de öyle. Sadece yemek vermek yetmez. Ona sıcak bir yer yapmalıyız!”
Bu fikre ikisi de heyecanlandı. Hemen mutfağa koştular. Anneleri henüz kahvaltıyı hazırlıyordu. Meryem Hanım, çocukların telaşlı hallerini görünce merakla sordu:
“Bu sabah neyin peşindesiniz bakalım?”
Efe soluk soluğa, “Anne, Pamuk çok üşüyor! Ona bir yuva yapabilir miyiz?” diye sordu.
Meryem Hanım, çocuklarının duyarlılığına hayran kaldı ve gülümsedi. “Elbette yapabiliriz. Evin içinde ona uygun bir kutu bulabiliriz.”

Hemen depoya gittiler ve büyükçe bir karton kutu buldular. Ancak, kartonun soğuk havaya dayanması için güçlendirilmesi gerekiyordu. Anneleri, kutunun dışını su geçirmez naylonla kaplamaları gerektiğini söyledi.
Efe heyecanla, “O zaman içine de yumuşak bir şeyler koyalım ki sıcak olsun,” dedi.
Zeynep, eski bir battaniye bulup getirdi. “Bunu koyarsak yumuşacık olur!”
Kutunun içini battaniye ile kapladılar. Dışını ise büyük bir çöp poşetiyle sardılar ki yağmur veya kar yağdığında ıslanmasın. Son olarak, giriş kısmını biraz daha genişlettiler ki Pamuk rahatça içine girip çıkabilsin.
Her şey hazır olunca Efe ve Zeynep sıkıca giyinip, karton yuvayı dışarı taşıdılar. Pamuk hâlâ merdivenin altında kıvrılmış, titriyordu.
Zeynep yavaşça yaklaşıp fısıldadı: “Pamuk, bak sana ne getirdik!”
Küçük kedi ürkek gözlerle onlara baktı. Efe, yavaş hareketlerle kutuyu merdivenin yakınına yerleştirdi. İçine biraz kedi maması koydu. Sonra birkaç adım geri çekildiler ve beklemeye başladılar.
Pamuk önce temkinliydi. Başını hafifçe kaldırıp kutuya baktı, sonra ağır adımlarla yaklaştı. Önce kokladı, sonra içine girdi ve hemen kıvrılarak yattı. O anda, yüzündeki rahatlama ifadesi çocukların içini sıcacık yaptı.
Zeynep mutlulukla ellerini çırptı. “Abiii! Pamuk yuvaya girdi!”
Efe de gülümsedi. “Artık üşümeyecek.”
Ancak, sadece Pamuk’un değil, başka hayvanların da üşüyebileceğini fark ettiler. Efe, çevreye bakarak, “Acaba başka hangi hayvanlara yardım edebiliriz?” diye düşündü.
Zeynep birden heyecanla atıldı: “Mahalledeki diğer çocuklara da haber verelim! Onlar da kendi bahçelerine yuva yapabilir!”
Bu fikir çok hoşlarına gitti. Hemen en yakın arkadaşları olan Ali ve Ayşe’ye gidip durumu anlattılar. Onlar da çok heyecanlandı ve kendi evlerinin önüne küçük yuvalar yapmaya karar verdiler. Hatta birkaç komşu da bu fikri duyunca destek oldu.
Günler geçtikçe mahallede birçok kişi bahçelerine ve apartman girişlerine hayvanlar için minik yuvalar yapmaya başladı. Kimi bir kutu koydu, kimi eski bir sepetin içini battaniyeyle doldurdu. Kuşlar için de ağaçlara küçük yemlikler asıldı.
Birkaç hafta sonra Efe ve Zeynep, karlar erimeye başladığında, mahalledeki küçük dostlarının artık daha güvenli olduğunu gördüler.
Pamuk mutlu bir şekilde yuvasında uyuyor, serçeler güvenle yemliklere konup karnını doyuruyordu.
O gün, Efe ve Zeynep öğrendiler ki, yardımlaşmak sadece insanlar arasında olmazdı. Küçük bir çaba bile bir canlı için çok büyük bir fark yaratabilirdi.
Ve artık kış mevsimi geldiğinde, sadece kar topu oynamayı değil, hayvan dostlarına yardım etmeyi de bir gelenek haline getirmişlerdi.
Kışın Hayvanları Koruma Hikayesi burada sona ermiş. Kışın Hayvanları Koruma Hikayesi gibi Hayvan Hikayeleri için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.