Yemyeşil dağların arasında saklı, küçük ve huzurlu bir köy vardı. Bu köydeki evlerin çoğu ahşaptan yapılmış, önlerinde ise rengarenk çiçeklerle süslenmiş bahçeler bulunuyordu. Sabahları, kuşların cıvıltıları ve camiden yükselen ezan sesi köyü sarar, her yeni güne huzur dolu bir başlangıç yapılırdı.
Bu köyde Melike adında sekiz yaşında, meraklı ve öğrenmeye istekli bir kız vardı. En sevdiği şey, büyükannesinin anlattığı hikayelerdi. Anneannesi Ayşe Hanım, sabah namazlarından sonra Melike’yi yanına alır, ona geçmişten hikayeler anlatır ve İslam’ı anlamasına yardımcı olacak bilgiler verirdi. O sabah da güneş yavaş yavaş gökyüzünü renklendirirken Melike, anneannesinin yanına koştu.
“Bugün bana ne anlatacaksın, anneanne?” diye sordu heyecanla.
Ayşe Hanım, pencerenin önünde duran eski ahşap sandalyeye oturdu ve Melike’ye gözlüklerinin ardından gülümseyerek baktı. “Bugün sana güzel bir hikaye anlatacağım. Ama bu hikaye bir olay üzerine olacak. Hem düşünecek hem de öğreneceksin.”
Melike’nin gözleri ışıldadı. “Ne hikayesi? Lütfen hemen anlat!”
Ayşe Hanım, ince bir battaniyeyi Melike’nin omuzlarına örttü. “Bu hikaye, bir küçük çocuğun yaptığı iyiliğin nasıl büyüdüğünü anlatıyor,” dedi ve başladı:
Bir zamanlar, on yaşında bir çocuk vardı. Adı Hasan’dı. Hasan, yaşadığı köyde herkes tarafından sevilen, yardımsever bir çocuktu. Ama onun kalbinde bir soru vardı: “İyilik yapmanın gerçekten ne önemi var?” Hasan her sabah uyanır, evlerinin küçük bahçesindeki tavuklara yem verir, sonra annesinin hazırladığı bir dilim ekmek ve peynirle kahvaltısını yapardı.
Annesi sofrayı toplarken Hasan’a dönüp, “Hasan, bugün Mehmet Amca’nın bahçesine yardım et. Eli ağır işler için yeterince güçlü değil,” dedi.
Hasan içten içe bu işten pek hoşlanmamıştı. Arkadaşlarıyla oynamak istiyordu. Ama annesine itiraz etmedi. Elleri cebinde Mehmet Amca’nın evine doğru yola koyuldu.
Mehmet Amca’nın bahçesi biraz dağınıktı. Hasan birkaç saat boyunca odunları bir araya topladı, yaprakları süpürdü ve sonunda Mehmet Amca’nın eski taburesinde dinlenmek için oturdu.
Mehmet Amca, yanına oturup Hasan’a sıcak bir bardak çay verdi. “Oğlum, bugün bana çok büyük bir iyilik yaptın,” dedi. “Allah senden razı olsun. Peygamberimiz (s.a.v.) der ki: ‘İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydası dokunandır.’ Sen bugün bana faydalı oldun.”
Hasan’ın yüzü kızardı. İlk defa birisi yaptığı bir iş için onu bu kadar içten bir şekilde tebrik ediyordu.
Melike, büyükannesinin hikayesini dikkatle dinledi. “Anneanne, bu hikayedeki Hasan gerçekten var mı?” diye sordu.
Ayşe Hanım gülümseyerek, “Hasan, bu dünyada iyilik yapan tüm çocukların sembolü,” dedi. “Sen de Hasan gibi olabilirsin. Küçük iyiliklerin bile ne kadar önemli olduğunu unutma. Mesela, yarın sabah komşumuz Fatma Teyze’ye yardım etmeye ne dersin? Bahçesindeki çiçeklere su dökmek belki de onun gününü güzelleştirir.”
Melike’nin gözleri parladı. Ertesi sabah kalkar kalkmaz, büyükannesinin önerisini yerine getirmek için heyecanla hazırlandı. Fatma Teyze’nin bahçesine gittiğinde, yaşlı kadının şaşkın ama mutlu bakışlarıyla karşılaştı.
“Hoş geldin, Melike. Seni buraya ne getirdi?” diye sordu Fatma Teyze.

Melike gülümseyerek, “Anneannem, bahçenizdeki çiçeklere su döküp size yardım etmemi önerdi. Bugün çiçeklerinize arkadaşlık etmek istiyorum,” dedi.
Fatma Teyze’nin gözleri doldu. Melike’nin küçücük elleriyle suladığı çiçekler, yaşlı kadının kalbini ısıttı. “Allah senden razı olsun, yavrum,” dedi. “Biliyor musun, Peygamberimiz (s.a.v.) der ki: ‘Bir mümin bir dikili ağaca veya ekin bitkisine su verdiğinde, o bitkiden faydalanan her canlı için sadaka yazılır.’ Sen bugün bu güzel çiçeklerle sevap kazandın.”
Akşam eve döndüğünde Melike, anneannesinin yanına oturdu. “Anneanne, bugün Fatma Teyze çok mutlu oldu. Yardım etmek ne kadar güzelmiş!” dedi.
Ayşe Hanım başını sallayarak, “İşte yavrum, Allah’ı sevmek, O’nun yarattıklarını sevmekten geçer. Çiçekleri sulamak, bir hayvana yardım etmek ya da bir insana tebessüm etmek bile sevginin bir göstergesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez.’ Sevgi ve merhametle yaklaş, gerisini Allah senin kalbine koyar,” dedi.
Melike, anneannesinin bu sözlerini hiç unutmadı. Artık her sabah küçük bir iyilik yapmaya niyet ederek uyanıyordu. Biliyordu ki, Allah iyilik yapan kullarını severdi.
Dinimizin Işığında İyilik Hikayesi burada sona erdi. Dinimizin Işığında İyilik Hikayesi gibi Dini Hikayeleri için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.