Bir zamanlar, büyük bir şehirde, sessiz ve şirin bir mahallede yaşayan Kaan adında bir çocuk varmış. Kaan’ın en büyük tutkusu cips yemekmiş. Sabah kahvaltısını zar zor yer, öğlen okuldan döner dönmez odasına kapanır, akşam yemeğinden sonra ise hemen markete koşup en sevdiği cipsleri alırmış. Onun için en güzel an, cips paketini açtığı o ilk saniyeymiş. Hışır hışır çıkan sesi, cipsin çıtır çıtır ağzında dağılması… İşte bu his, Kaan’ın en sevdiği şeymiş.
Ama bu tutku zamanla bir alışkanlığa, sonra da neredeyse bir bağımlılığa dönüşmüş. Öyle ki, annesi ona sağlıklı yemekler hazırlasa bile, o tabağındaki yemeğe sadece birkaç çatal atıp, odasına gider ve cips yemeye devam edermiş. Annesi ve babası bu durumu fark ettikçe uyarılarda bulunmuşlar.
“Kaan, bu kadar abur cubur yemek sağlığını bozar,” demiş annesi endişeyle.
“Karnın ağrır, enerjin düşer, hastalanırsın,” diye eklemiş babası.
Ama Kaan hiç oralı olmamış. “Ben iyiyim, hiçbir şey olmuyor ki!” demiş umursamaz bir şekilde.
Cips yemeye devam ettikçe, günlük alışkanlıkları da değişmeye başlamış. Eskiden okuldan geldikten sonra arkadaşlarıyla dışarı çıkıp bisiklete binermiş. Şimdi ise çoğu zaman odasına kapanıp bilgisayar başında oyun oynarken cips yermiş. Artık teneffüslerde de arkadaşlarıyla futbol oynamak yerine kantine gidip cips almak onun için daha önemli olmuş.
“Birazdan gelirim,” dermiş arkadaşları çağırdığında ama o “birazdan” hiçbir zaman gelmezmiş.
Kaan, uzun zamandır sadece cipsle beslenmesinin etkilerini yavaş yavaş hissetmeye başlamış. Ama bu değişimleri hemen fark edememiş. Önce hafif bir yorgunluk hissetmiş. Eskiden sabahtan akşama kadar enerjik bir şekilde koşup oynayabilen Kaan, artık birkaç dakika koştuktan sonra nefes nefese kalıyormuş.
Sonra mide ağrıları başlamış. Önce hafif sancılarla geçmiş. Ama zamanla gece uykularından uyandıracak kadar şiddetli hale gelmiş. Annesi ona sebze çorbası yapıp içirmeye çalışmış ama Kaan, “İyiyim, geçer” deyip yine cips yemeye devam etmiş.
Derken, bir sabah aynada kendine baktığında dişlerinden birinin sarardığını fark etmiş. Önce pek önemsememiş. Ama günler geçtikçe ağzında garip tatlar hissetmeye başlamış. Diş etleri sızlıyor, bazen de yemek yerken keskin bir ağrı duyuyormuş. Ama en kötü an, o akşam yaşanmış.
Her şey bir cips paketiyle başlamış.

O gün Kaan, yine her zamanki gibi odasında oturmuş, büyük bir iştahla cipsini yemeğe başlamıştı. Fakat bir anda ağzında keskin bir acı hissetti. Elini yanağına götürdü, ama ağrı o kadar şiddetliydi ki yerinde duramıyordu. Cipsin tuzlu taneleri dişine değdikçe acı daha da artıyordu.
Hemen aynaya koştu. Ve gördüğü manzara karşısında gözleri büyüdü.
Ön dişlerinden biri simsiyah olmuştu!
Gözleri dolmuştu. Panikle annesine seslendi. “Anne! Dişim çok acıyor!”
Annesi yanına koştuğunda Kaan’ın yüzündeki korkuyu görünce içini büyük bir üzüntü kapladı. “Sana kaç kere söyledik Kaan, bu kadar abur cubur yeme diye… Dişlerin mahvolmuş!” dedi endişeyle. Babası da başını iki yana sallayarak “Yarın hemen dişçiye gidiyoruz,” dedi.
Ertesi gün dişçiye gittiklerinde Kaan, içindeki korkuyu bastıramıyordu. Muayene koltuğuna oturduğunda diş doktoru, ışıklı aynasıyla Kaan’ın ağzını inceledi. Başını salladı.
“Kaan, çok fazla asitli ve tuzlu yiyecek tüketmişsin. Cips gibi hazır gıdalar dişlerini çürütür. Düzenli fırçalamadığın için de çürükler iyice ilerlemiş.”
Kaan başını öne eğdi. “Ama ben dişlerimi fırçalıyordum…” dedi mahcup bir şekilde.
Doktor gülümsedi. “Ama yeterince dikkat etmemişsin. Sağlıklı beslenmek, sadece dişlerini korumakla olmaz. Vücudunu da korumalısın. Eğer bu şekilde beslenmeye devam edersen, sadece dişlerin değil, bütün sağlığın bozulur.”
Kaan, o an büyük bir pişmanlık hissetti.
Tedavi bittiğinde, Kaan eve giderken kendi kendine düşündü. “Gerçekten değer miydi?” O an cips paketlerinin aslında ona mutluluk değil, sağlık sorunları getirdiğini fark etti.
O gece odasına gittiğinde, masasında duran cips paketlerine baktı. Daha birkaç gün önce, onları büyük bir heyecanla almıştı. Ama şimdi, onlara bakınca içi korkuyla doldu. Çöp kutusunu açtı ve bütün paketleri içine attı.
Ertesi gün Kaan, okulda kantine giderken alışkanlıkla cips almak için raflara yöneldi. Ama sonra durdu. Bir an düşündü.
Ve ilk defa, cips yerine bir muz aldı.
Teneffüslerde arkadaşlarıyla futbol oynamaya başladı. Daha önce “Birazdan gelirim” deyip hiç gitmediği oyunlara artık o da katılıyordu. Günler geçtikçe kendini daha enerjik hissetmeye başladı. Karnı eskisi gibi ağrımıyordu, derslere daha iyi odaklanabiliyor ve gülümserken dişlerinin daha sağlıklı olduğunu hissediyordu.
Annesi bir gün mutfakta Kaan’a sarıldı. “Bak oğlum,” dedi gülümseyerek. “Sağlıklı beslenmek, sadece yemek seçimlerinden ibaret değil. Bu, kendine değer vermek demektir.”
Kaan bu sözleri hiç unutmadı.
O günden sonra, cips paketlerine her uzandığında kendine şu soruyu sordu:
“Bu gerçekten benim için iyi mi?”
Ve çoğu zaman cevabı “Hayır” oldu.
Böylece, Kaan’ın hayatı değişti. Artık o eski cips canavarı değil, sağlıklı ve mutlu bir çocuk olmuştu. Ve en önemlisi, en değerli şeyin sağlığı olduğunu öğrenmişti.
Cips Canavarı Hikayesi de burada sona ermiş. Cips Canavarı Hikayesi gibi Uzun Hikayeler için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.