Şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden biri o gün oldukça kalabalıktı. Cam tavanlardan süzülen ışıklar, mağazaların rengârenk vitrinlerine yansıyor, içerideki hareketliliği daha da belirgin hâle getiriyordu. Derin, annesinin elini tutarak içeriye adım attığında heyecanlandı. Her zamanki gibi pek çok mağaza gezilecek, belki de yeni bir oyuncak alınacaktı. Ama bugün, Derin farkında olmasa da alışverişi bambaşka bir şey yönlendirecekti: Müzik.
İlk durakları, annesinin çok sevdiği bir kıyafet mağazasıydı. İçeriye girdiklerinde Derin, mağazanın içini saran hafif, yumuşak bir melodiyi fark etti. Keman ve piyano eşliğinde akıp giden bu sakin müzik, mağazanın loş ışıklarıyla birleşince Derin’i huzurlu bir ruh hâline soktu.
“Ne kadar güzel bir müzik çalıyor, değil mi anne?” diye sordu.
Annesi hafifçe gülümsedi ve elindeki bir ceketi inceleyerek, “Evet, gerçekten çok dinlendirici,” dedi.
Derin, kendisini mağazanın içinde yavaş yavaş dolaşırken buldu. Normalde kıyafet alışverişinden sıkılırdı ama bugün her şeye daha fazla ilgi duyuyordu. Raflardaki yumuşak kazaklara dokundu, aynada birkaç şapkayı deneyip kendisine yakışıp yakışmadığını kontrol etti. Zaman nasıl geçti, hiç fark etmedi. Annesi ona birkaç farklı elbise denemesini önerdiğinde itiraz bile etmedi. Hatta, bir süre sonra kendisi bile beğendiği birkaç parçayı annesine gösterdi.
Kasa sırasına geldiklerinde annesi, “Bugün normalden daha fazla şey alıyoruz galiba,” diyerek şaşkın bir ifadeyle ona baktı. Gerçekten de Derin’in seçtiği kıyafetler diğer alışverişlerinden daha fazlaydı. Ama neden böyle olduğunu tam olarak anlayamamıştı.
Kıyafetlerini poşetlere yerleştirip mağazadan çıktıktan sonra sıradaki durak, Derin’in en sevdiği oyuncak mağazasıydı. Daha kapıdan girer girmez içeride çalan müziğin farkına vardı. Önceki mağazadaki yavaş ve sakin melodinin aksine burada hızlı ve hareketli bir ritim vardı. Kulağa eğlenceli gelen elektronik sesler, tempolu davullar mağazanın her köşesinden yankılanıyordu.
Derin’in içi kıpır kıpır olmuştu. Bir an önce oyuncaklara bakmak istiyordu. Koşar adımlarla rafların arasına daldı. İlk olarak büyük peluş hayvanların olduğu bölüme gitti, ardından uzaktan kumandalı arabaları inceledi. Ama uzun süre hiçbirinin önünde duramıyordu. Bir oyuncağı eline alıp bakıyor, hemen ardından bir diğerine geçiyordu. Sanki zaman daralmış gibi acele ediyor, her şeyi aynı anda görmek istiyordu.
Annesi peşinden yetişmeye çalışarak, “Derin, biraz yavaş ol, her şeyi bir anda inceleyemezsin,” dedi.
Ama Derin sanki duymuyordu bile. Renkli kutuların arasından bir oyun seti dikkatini çekti. Kutunun ön yüzünde büyük, parlak harflerle “Macera Adası” yazıyordu. İçinde küçük figürler, bir oyun haritası ve gizemli bölümler vardı. Derin kutuyu eline alıp incelemeye başladı. Gerçekten hoşuna gidip gitmediğini tam bilmiyordu ama fazla düşünmeden, “Bunu alalım mı?” diye sordu.
Annesi ona şüpheyle baktı. “Emin misin? Daha başka oyuncaklara da bakabilirsin,” dedi.
Derin başını salladı. Aslında o an başka şeylere bakacak vakti varmış gibi hissetmiyordu. Mağazadaki hızlı ritimli müzik ve ortamın enerjisi, onu çabuk karar vermeye itiyordu. Oyuncağı kasaya götürüp ödeme yaptılar ve mağazadan çıktılar.
Dışarı adım attıklarında Derin aniden bir yorgunluk hissetti. Az önce içeride çok hareketli ve enerjik hissediyordu, ama şimdi birden durunca sanki bir şey eksilmiş gibi geldi.
Annesi ona dönerek, “Hadi bir kahve içelim,” dedi ve onu büyük bir kafeye doğru yönlendirdi.
Kafenin kapısını açtıklarında içeride bambaşka bir hava vardı. Loş ışıklar, şık masa örtüleri ve duvarlardan yayılan hafif klasik müzik… Burası, Derin’in az önce geldiği oyuncak mağazasından tamamen farklı bir dünyaydı. İçeride keman ve piyano melodileri yavaşça yankılanıyordu. Derin bir an durup etrafına baktı. Masalarda oturan insanlar ağır ağır yemeklerini yiyordu. Kimse acele etmiyor, herkes sanki zamanın tadını çıkarıyordu.

Annesi, pencere kenarındaki bir masaya otururken Derin de hemen yanına geçti. Menüyü eline aldı ve garson gelene kadar dikkatlice inceledi. Normalde pek dikkat etmeden bir şeyler söylerdi ama burada her şeyi özenle değerlendirmek istedi.
“Sanırım bir dilim çilekli pasta alacağım,” dedi sonunda.
Annesi ona gülümseyerek başını salladı. “Ne güzel bir seçim,” dedi.
Garson siparişlerini getirene kadar Derin müziğe kulak verdi. Klasik müzik, buradaki insanlara farklı bir hava katıyordu. Derin bile kendisini daha ciddi ve önemli biri gibi hissetti. Sanki kraliyet sofrasında oturuyor gibiydi. Siparişi geldiğinde çatalını büyük bir özenle tuttu ve pastasından ufak bir lokma aldı. Normalde aceleyle yediği tatlıyı, bu kez yavaş yavaş yediğini fark etti.
Derin’in zihninde bir soru belirdi. Neden burada her şey farklı hissettiriyordu? Neden az önce oyuncak mağazasında aceleci ve enerjik hissetmişti ama burada sakinleşmişti?
Annesi onun düşündüğünü fark etti ve merakla sordu: “Neye dalıp gittin?”
Derin, bir an düşündü ve sonra hafifçe gülümsedi. “Sanırım müzik hakkında düşünüyorum,” dedi.
Annesi şaşkınlıkla başını salladı. “Müzik mi?”
Derin başını salladı. “Evet, sanki farklı yerlerde farklı müzikler çalıyor ve ben her yerde kendimi farklı hissediyorum. Oyuncak mağazasında hızlı müzik vardı, bir türlü karar veremedim. Ama burada müzik çok yavaş ve huzurlu, o yüzden her şeyi dikkatlice düşünüyorum.”
Annesi ona şaşkınlıkla baktı ama sonra gülümseyerek, “Bunu fark etmen çok güzel,” dedi. “Belki de babanla konuşmalısın. O insan davranışları hakkında çok şey biliyor.”
Derin başını salladı. Evet, babasıyla konuşmalıydı. Çünkü bugün fark ettiği bir şey vardı: Müzik, sandığından çok daha güçlüydü. Ve belki de, alışveriş yaparken kararlarını düşündüğünden daha fazla etkiliyordu…
Akşam olup da eve döndüklerinde Derin hâlâ alışveriş sırasında yaşadığı deneyimleri düşünüyordu. O gün farklı mağazalarda farklı müzikler duymuş, her birinde farklı şekilde hissetmiş ve farklı alışveriş kararları vermişti. Önceleri bunun tamamen tesadüf olduğunu düşünmüştü ama şimdi içinde bir merak uyanmıştı. Acaba gerçekten müzik, insanların nasıl alışveriş yaptığına etki ediyor muydu?
Bu konuyu en iyi babasına sorabileceğini düşündü. Babası bir psikologdu ve insan davranışları hakkında her zaman ilginç bilgiler verirdi. Akşam yemeğinde, annesi ve babası masada sohbet ederken Derin dayanamayıp sordu:
“Baba, sence müzik insanları etkileyebilir mi?”
Babası merakla kaşlarını kaldırdı. “Tabii ki etkileyebilir,” dedi. “Neden soruyorsun?”
Derin o gün yaşadıklarını ayrıntısıyla anlattı. Önce kıyafet mağazasında çalan yavaş müzik yüzünden zamanın nasıl geçtiğini fark etmediğini, sonra oyuncak mağazasında hızlı müzik yüzünden aceleyle karar verdiğini ve klasik müzik çalan kafede kendini çok önemli hissettiğini söyledi.
Babası tüm dikkatini Derin’e verdi. O anlatırken başını sallıyor, zaman zaman gülümsüyordu. Derin sözünü bitirdiğinde babası düşünceli bir ifadeyle konuşmaya başladı:
“Çok iyi bir gözlem yapmışsın, Derin. Aslında bu, bilimsel olarak da araştırılmış bir konu. İnsanlar, bulundukları ortamdaki müzikten sandıklarından çok daha fazla etkilenirler.”
Derin merakla gözlerini açtı. “Gerçekten mi? Peki, nasıl?”
Babası gülümseyerek anlatmaya başladı:
“Örneğin, yavaş tempolu müzik çalan mağazalarda insanlar daha uzun süre vakit geçirir. Çünkü ritim ne kadar yavaşsa, insanlar da o kadar rahatlar ve acele etmeden alışveriş yaparlar. Böylece daha çok ürün inceleyip, daha fazla harcama yapma eğiliminde olurlar. Bugün kıyafet mağazasında yaşadığın şey tam da buydu.”
Derin hemen araya girdi. “Evet! Gerçekten de o mağazada çok fazla zaman geçirdiğimi fark etmedim. Hatta normalden fazla kıyafet aldık.”
Babası başını salladı. “Çünkü ortam seni buna yönlendirdi. Ama oyuncak mağazasında tam tersi bir durum vardı, değil mi?”
Derin hızla başını salladı. “Evet! Müzik çok hızlıydı ve ben bir şeyler almak için acele ettim. Oyuncağı bile tam olarak beğenip beğenmediğime karar verememiştim.”
Babası gülerek devam etti. “İşte bu da hızlı müziğin etkisi. Mağaza sahipleri, insanların çok uzun süre durmasını istemedikleri yerlerde hızlı tempolu müzik çalarlar. Çünkü hızlı ritimler, insanları hareketlendirdiği gibi, kararlarını da hızlandırır. İnsanlar daha impulsif, yani anlık kararlarla alışveriş yapar. Oyuncak mağazasında yaşadığın şey de tam olarak buydu. Biraz daha yavaş düşünseydin, belki de başka bir oyuncağı tercih ederdin.”
Derin şaşkınlıkla düşündü. Gerçekten de oyuncak mağazasından çıkarken kendini biraz huzursuz hissetmişti. Çünkü aldığı oyuncağı çok sevip sevmediğinden emin değildi.
Annesi gülümseyerek, “Peki, klasik müzik çalan kafedeki durum nedir?” diye sordu.
Babası biraz geriye yaslandı. “Bu da oldukça ilginç. Klasik müzik, insanlara lüks ve kaliteli bir ortam hissi verir. İnsanlar bilinçaltlarında, klasik müziğin çaldığı bir yerde daha pahalı ve kaliteli ürünlerin olduğunu düşünürler. Bu yüzden, klasik müzik çalan restoranlarda insanlar yemeklerini daha dikkatli yer, daha uzun süre oturur ve genellikle daha pahalı şeyler sipariş ederler.”
Derin birden heyecanlandı. “Bu yüzden mi pastamı yavaşça yedim?”
Babası başını salladı. “Kesinlikle. Sen farkında olmadan ortam seni etkiledi. Eğer orada hızlı bir müzik çalsaydı, belki de pastanı aceleyle bitirip hemen kalkmak isterdin.”
Derin bu yeni bilgileri sindirmeye çalıştı. O güne kadar müziğin yalnızca eğlence amaçlı olduğunu düşünmüştü. Oysa ki müzik, insanları düşündüğünden çok daha fazla etkiliyordu.
Bir süre sessizlik oldu. Sonunda Derin bir karar verdi. “O zaman bundan sonra alışveriş yaparken müziğe dikkat edeceğim! Eğer yavaş müzik çalıyorsa fazla şey almamak için kendimi kontrol edeceğim, hızlı müzik çalıyorsa acele karar vermemeye çalışacağım.”
Babası gururla gülümsedi. “İşte bu, bilinçli bir tüketici olmanın ilk adımı. Mağazalar insanları yönlendirmek için müzikten faydalanabilirler ama eğer neyin seni nasıl etkilediğini bilirsen, kararlarını kendin verebilirsin.”
Derin gülümsedi. “O zaman oyuncak mağazasından aldığım oyuncağı iade edebilir miyiz? Çünkü onu alırken fazla düşünmedim ve gerçekten sevdiğimden emin değilim.”
Annesi başını salladı. “Tabii ki. Yarın gidip değiştirebiliriz.”
Derin rahat bir nefes aldı. Artık müzik konusunda daha bilinçliydi. Alışveriş yaparken yalnızca vitrinlere ve fiyat etiketlerine bakmayacak, aynı zamanda fonda çalan müziğe de kulak verecekti. Çünkü artık biliyordu ki müzik, sandığından çok daha güçlüydü.
Ve o günden sonra Derin, alışverişe çıktığında her mağazada durup önce müziği dinlemeye başladı. Artık ne zaman yavaş, hızlı veya klasik bir müzik duysa, bunun alışveriş kararlarını nasıl etkileyebileceğini biliyordu. Bu yeni farkındalığı ona hem eğlenceli bir oyun gibi geliyordu hem de gerçekten akıllı bir tüketici olmasına yardımcı oluyordu.
Çünkü müziğin sesi her zaman duyulurdu, ama onu fark edenler yalnızca bilinçli olanlardı.
Avm Müzikleri Hikayesi burada sona ermiş. Avm Müzikleri Hikayesi gibi Eğitici Hikayeler için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.